Sosyal Medya Aldatmacası nedir?

Sosyal Medya Aldatmacası Nedir?

Sosyal medyaya bugün farklı bir bakış açısı ile bakmak istenilirse acaba insanlar yaşamadıkları sanal bir hayatı bu mecraya mı aktarıyor diye bakmak gerekir. En başta tamamen iyi niyetlerle kurulan bu alanlar eski okul arkadaşları ile buluşarak yapılan toplantılar, minik aile gezileri, rastlantısal olarak ortaya çıkan bir karenin paylaşılması gibi zamanla insanların diğer insanlara bakın ben ne kadar güzel bir hayat yaşıyorum dedikleri bir alana dönmeye başlamıştır. Zamanla iş arkadaşlarının ,eski mahalle yada okul arkadaşlarının takip ettiği hesaplar değişik insanlar tarafından da takip edilmeye başlanmış yada kişi sevdiği ünlülerin hayatları merak ettiğinden onları takip etmeye başlamıştır. Küçük topluluklar birden birkaç bin belki de daha fazla insanın olduğu alanlara dönmüş, hal böyle olunca bir genç kızın yaptığı bir paylaşımda ne kadar kilolu çıkmışsın diye yazan onu tanımayan bir kişinin bile fikirleri hemen bu kişi için diyet yapma zamanı geldiğini gösteren bir ölçüte dönüşmüştür. Bu olayı özetlemek  kısaca istersek internet zorbalığı  diyebiliriz. Kendisine asla hitap etmeyen normal hayatta arkadaş olmayacağı insanların hesaplarını  para karşılığı takip edenler yada sırf kendi canı  o an sıkkın diye karsı tarafın bin bir emekle yaptığı herhangi bir yemeği ağır biçimde eleştiren toxic insanlarla  dolu internet. Bazen de para karşılığı tutulmuş bir ideoloji ya da olayı sürekli etrafa yaymaya çalışan internet trolleri ile dolu bu sanal ortamlar. Hemen herkes takip ettiği kişinin hayatı hakkında söz söylemeye hakkı varmış gibi davranıyor. Çünkü takip ettiği kişiye çok önemli bir şey bahşetmiş   bir sürü hesap varken onu tercih etmiş ve onu takip etmiştir doğal olarak da haklı ya da haksız iyi ya da kötü her şey söylemek onun hakkıdır. Bazen bu durum takip ettiği kişinin olumsuz eleştirilerine verdiği cevap da hemen onu aşağılamaya hatta argo kelimeler kullanmaya kadar gidebilir çünkü her şeyin en iyisini o bilir. Hayatın çeşitliliği içinde kimse her an mutlu her an değerli hissedemez doğal olarak sürekli olarak bu tarzda yapılan paylaşımlar diğer insanlarda ister istemez kendi yaşadıkları hayat ile karşılaştırma bazen onay arama bazende değersizlik duygusu açığa çıkaracaktır. Artık bu durum o kadar içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir ki iki ya da üç saat sosyal medyaya girmeyen gençlerde yoksunluk sendromu benzeri tablolar açığa çıkmaya başlamıştır. Aslında bakıldığında kimse çalışmadan sadece tatillerle eğleniyor, kimse kanser değil herkes fit diye bir dünya yok. Tam olarak anlaşılması gereken noktada bu aslında kimsenin hayatı mükemmel değil sadece  bu ekranlardan insanların filtreleyip görmek istediklerini görüyoruz. Hayatımızın seçilmiş kısımlarını diğer insanlardan  farklı olan yada diğer insanlar baktıklarında özenecekleri kısımlar. Kimse kızmıyor sinirlenmiyor aslında olmayan bir hayatın yansımasını yaşıyor sosyal medya da .Bunu gören diğer insanlar da gizli bir imrenme kendi hayatları ile karşılaştırma ve bazen de kendileri yetersiz başarısız hatta yaşadıkları hayatı değersiz görmeye kadar gidiyor. Çünkü acı ,yaşam ,ölüm ,hüzün insanların hayatlarının bir parçası kimse bu gerçekleri ne olursa olsun hayatından çıkaramaz. Yani orada sergilenen hayatlar ya hayatlarının sizin görmelerini istedikleri en seçilmiş en özenle hazırlanmış bölümleri ya da bilerek gösterilmiş tiyatro sahnesi yansımaları. Bu yüzden kesinlikle görülen şeylerle kendi hayatınızı kıyasa girmemek lazım. Özellikle yeni ergenliğe girenler hayatı sadece ekranlardan olduğu kadar tanıyan yeni kuşaklar için bu durum kesinlikle düzeltilmesi gerek bir durum. Cinsel kimlikleri yeni oluşmaya başlayan gençliğin arada kalmış cinsiyet örneklerini görmeleri ve bunların bu şekilde meşhur olup para kazanmaları akıllarında mutlaka bir soru  işareti bırakır.  

Yeni neslin en büyük sorunu belki de bazen kendileri için en büyük şans bazen de en büyük tehlikeleri internete dogmaları. Önceden herhangi bir bilgiye ulaşmak istenildiğinde kütüphanelere gidilir kitaplar karıştırılır ya bu konuyla ilgili mutlaka çalışmalar yapılırdı. Şimdi istenilen her şey saniyeler içinde parmaklarının ucunda ve önünüzdeki ekranda. Evde hayatı ekranlardan öğrenmeye çalışan bu nesil zaten arkadaşlıklarını bile sanal ortam üzerinden sürdürmektedir. Sanki hayat bir bilim kurgu filmi gibi insanlar esasında kısa boylu şişman yada estetik olarak çok güzel olmasalar bile sanal hayatta meydan getirdikleri kendilerini tanıttıkları karakterler harika fiziksel özelliklere sahip, entelektüel ,sürekli para harcayan bir kişi. işte tam olarak bu durum bir kişilik çatışmasını doğuruyor bu yüzden insanlar esasında kendilerini oldukları gibi değil de olmak istedikleri gibi göstermeye çalışıp hayatın gerçekleri ile karşılaştıklarında bu yalan sanal dünyaya saklanmak istemektedirler.  Sürekli okunan başarı hikayeleri sanki milyarder olmanın çok kolay olduğu bu konuda herhangi bir bedel ödenmesi gerekmediği ya da çalışmanın da burada pas geçilmesi gereken bir durum olduğu önemli olan bir şekilde tabiri caizse yırtmak gerektiği. İzlenen ve takip edilen sosyal medya ya da internet fenomenlerinin gençlerin gözüne soktukları abartılı hayatları normal bir çalışanın belki de hayatı boyunca çalışarak alamayacağı bir arabanın bu kişilerin garajında sıradan bir hal almış olması.

Bilgiye bu kadar ulaşmanın kolay olduğu ortamda ortaya çıkan başka bir sorunda konusunda uzman olmayan herkesin bir konu hakkında bir şeyler anlatması yada yazmaları. Mesleği mankenlik olan her gün diyet yapan ve saatlerce spor yapan kişilerin ellerine aldıkları iki bardak zayıflama çayları ile sosyal medyada poz verip ‘inceliğimi yada fit kalmamı bu çaya borçluyum ‘tarzında yaptıkları reklamlar da zaten inanmaya meyilli toplumu hemen bu çaylardan alıp tüketmeye doğru iter çünkü burada bir yanılsama vardır hafif kilosu olan bir insan diyet yapmadan ,spor yapmadan sadece bu çayı içerek zayıflayacaktır çayın içinde acaba ne var ,bu kişinin yandaş bir hastalığı var mı bu çayı içerek vücudunda geri dönüşsüz tahribatlar açabilir mi bunları hiç düşünülmez çünkü reklamcıların istediği kapana düşmüştür. İdol olarak gördüğü kişi zayıflığını fit görümünü bu çaya borçludur.  Burada özellikle son zamanların çok popüler olan yaşam koçluğu, hayat motivasyon öğretmenliği tarzındaki kişilere de dikkat çekmek gerekir. Gerekli bilgi birikimi olmadan insanların hayatlarını yönlendirmeye çalışan bu kişiler sosyal medya üzerinden bol bol kısa yayınlar yaparak başaramayacağın bir şey yoktur hayat senin ellerinde su anki maddi durumunu düzeltebilirsin hatta istersen uçabilirsin tarzında insanlara sürekli olarak olmayacak şeyler pompalamaktadır Ama ne yazık ki insanlar bir zaman sonra bunlara inanıp bir şeyleri başaramayınca intihara kadar sürüklenmektedirler. Aslında bu durumu tam olarak insanların ruhlarında ehil olmayan diğer insanlar tarafından kör testereyle yapılan ameliyatlara benzetebiliriz. Güzellik, beğenilme kaygısı o kadar ciddi hal aldı ki insanların en çok takip ettikleri kişiler estetik cerrahlar, fitness hocaları oldu. Etrafa bakıldığında birbirine benzeyen bir sürü estetik ameliyat geçirmiş saçları, kaşları, yüzleri birbirine benzeyen kişilerle doldu. Gençler ameliyat için 18 yaşlarını bekler oldu çünkü toplumun zaman zaman değişen ama genel olarak hep aynı seyreden bir güzellik algısı var sosyal medya da bunun dışında olan herkes daha oyuna girmeden kaybetmeye mahkummuş gibi bir tabloyla karşı karşıya. Herkes ülke şartlarında gerçekten çok ciddi paralar tutan arabalara binmek zorunda, herkes yazın çalışmadan aylarca tatil yapıp çoğu insanın birkaç aylık maaşı olan paraları bir gecede etrafa saçmak zorunda ya da arada kalmış cinsiyet seçimi olan kişilerin hayatını gıpta ile izlemek zorunda kalıyor.  Çünkü ancak insanlar bu şekilde eğlenebilir ya da ancak bu şekilde mutlu olabilir tarzında bir algı yaratılmış. Peki gerçekten böylemi tabi ki hayır. Bunlar sosyal medya üzerinden bize dayatılan bir nevi bunları yapmazsanız bu kalıplar içinde olmazsanız mutlu olamazsınız ya da tam olarak eğlenemezsiniz diye dayatılan zorbalıklar. Sosyal medya aldatmacasına bu bakış açılarından bakıp herhangi bir konu hakkında tam bilgi sahibi olmadan karar vermemeliyiz. Kimsenin size bu ekranlardan zaaflarını, hatalarını, pişmanlıklarını göstermeyeceğini yaşanılan bu dünyanın bir nevi halüsinasyondan ibaret olduğu hayal edip ona göre davranmalıyız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir